CİNLER
Cinlerin insanlarla birlikte olanlarına “Mir”, (çoğulu
ummar,avamir)denir. Çocuklara musallat olanlarına “Ervah”, habis karakterli
olanlarına “Şeytan”, üstündekilere “Marid”, daha güçlü olanına “ifrit” (çoğulu
afarit) denir. “Hubs” cinlerin erkekleri, “habais” ise dişileridir.
Cinler genellikle harabe ve çöllerde, hamamlarda, hurma
öbeklerinde, çöplüklerde, türbe ve mezarlıklarda bulunurlar. Cinler erkeklerden
çok kadınlara musallat olurlar. Cin insan suretine büründüğünde uzun sure bu
halde kalmaz. Bazen ayrılırlar. Bu ayrılık anlarında kişi gayet sağlıklı
dengeli biri gibi görünür. Hiçbir hastalık belirtisi göstermez. Cin varken
namazdan, zikirden, Kur’an okunmasından hoşlanmaz. Tuvalette uzun sure kalmayı
ve yalnızlığı tercih ederler.
Bizimle aynı mekânı paylaşan cinler, başka bir âlemin yani
gayb âleminin varlıklarıdır. Gayb bilinmeyen demektir. Allahû Tealâ her şeyi
çift yaratmıştır. Âlemler de karşılıklıdır.
-İçinde yaşadığımız bu âlem Zahirî âlemdir. Karşıtı ise
öldükten sonra nefslerimizin yaşadığı Berzah âlemidir.
-Cinlerin yaşadığı Gayb âlemi var. Karşıtı ise onların
öldükten sonra nefslerinin yaşadığı Berzah âlemidir.
-Meleklerin yaşadığı Emr âlemi
- Zülmanî âlem
- Bir de yaradılıştan önce var olan yokluk, mekânsızlık
âlemi
72/CİN-14: Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel
kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reşedâ(reşeden).
Muhakkak ki; bizlerden Allah’a teslim olanlar da var,
(kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah’a) teslim olmayı
dilerse, mürşidini arar.
72/CİN-15: Ve emmel kâsitûne fe kânu li cehenneme
hatabâ(hataben).
Kasitun olanlara gelince, onlar cehenneme odun oldular.
15/HİCR-26: Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min
hamein mesnûn(mesnûnin).
Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden”
(standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden)
yarattık.
Cinlerin Yiyecekleri
Abdullah B. Mesud (RA) Allah Resulu’nun (SAV) şöyle
buyurduğunu rivayet etmiştir:
Cinler Peygamber Efendimiz’den azık isteyince “Allah’ın adı
anılmış olup elinize gecen her kemik sizin için etten daha boldur. Eti
yenilebilir hayvanların tezekleri de binekleriniz için yemdir”
buyurmuştur. Tabii bu yiyecekler mümin cinler için
geçerlidir. Kafir cinlere gelince, onlar üzerine Allah adının anılmadığı her
şeyi yerler-içerler ve helal görürler.
Şeytan İnsanlaırn Yemeklerini Nasıl Yemez?
Cabir (RA) dedi ki: Allah Resulu’nun şöyle buyurduğunu
işittim. “Kişi evine girdiği zaman ve yemeğe oturduğunda Yüce Allah’ın ismini
zikrederse şeytan kendi yoldaşlarına şöyle der “Bu gece size bu evde yatak da
yok, yemek de yok! Eğer eve girdiğinde Allah’ın adini zikretmezse
şeytan yoldaşlarına şöyle der “Yatacak yeri buldunuz! Yemeğe
oturduğunda Allah’ı zikretmezse “Yatağı da buldunuz, yemeği de” der.
ALLAHU TEALA’NIN KUR’AN EMRİ NASILDIR?
- Zuhruf 36- Ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu
şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).
Kim Rahman’ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan
bir şeytanı ona musallat ederiz , Buyuruyor. Allah yolunda olan bir kişinin nefsinin
kalbi Allah’ı zikrettiği anda aydınlanır. Zikri bıraktığında ise karanlıklar
dolar. Ancak zikre bağlı olarak kalıcı nurların miktarı kadar aydınlık kalır.
Şeytan tesirlerine devam eder. Bu nedenle Allahu Teala DAIMI ZIKRI Kuran-i
Kerimde her kuluna emrederek Farz kılmıştır.
- Müzemmil 8- Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi
tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah’ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek
O’na (Allah’a) dön (ulaş, vasıl ol).
- Ahzab 41- Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren
kesîrâ(kesîran).
Ey amenu olanlar! Allah’ı çok zikirle (Günün Yarısından
fazla) zikredin.
- Nisa 103- Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve
kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte
kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).
Namazı bitirdiğinizde; ayaktayken, otururken ve yan
üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’ı hep zikredin! Güvenliğe kavuştuğunuzda
namazı erkânıyla kılın. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri
belirlenmiş bir farz olmuştur.
Ayetlerde görüldüğü gibi Allahu Telala zikri, çok zikri ve
Daimi zikri farz kılmış. Nisa 103′e göre bir insanin bu 3 halin dışında
bulunması (Ayakta,otururken ve uyurken) mümkün olmadığı için her halimizde hep
Allah’ın adını zikretmemizi emretmiştir. Zikirli iken ne olur? Şeytan asla
yanımıza yaklaşamaz ve yoldan çıkaramaz. Kuran ZIKRIN en büyük ibadet olduğunu
da söylüyor.
- Ankebut-45 Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs
salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le
zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
(Resulum)Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl, çünkü
namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama ALLAH”IN ZİKRİ EN BÜYÜKTÜR. diyor.
En büyük ibadet ZİKİR.
Bu âlemler hangi durumdalar?
Sevgili ziyaretçiler, karışık gibi gözüken bu durum
Rabbimizin ilmiyle ve yaradışıyla hayranlık uyandıracak şekildedir. Bu
âlemlerin hepsi de iç içe bulunmaktadır. Böyle oldukları halde birbirlerine
karışmazlar. Bir âlemden diğerine geçiş söz konusu olabilir. Dünya ilmi buna
karadelik ismini vermiştir.
İnsanlar da cinler de dünya adı verilen bu gezegeni beraber
paylaşmaktadır.
51/ZARİYAT-49: Ve min kulli şey’in halaknâ zevceynî
leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki; öğüt alıp düşünürsünüz.
Nasıl oluyor da cinler ve insanlar birbirlerini görmüyorlar
?
——————————————————————————–
İnsan Allahû Tealâ’nın katındaki topraktan yaratılarak
yeryüzüne indirildi. Cinler ise enerjiden yaratıldılar. Ve cinler de insanlarla
birlikte yeryüzüne indirildiler. İnsanlar da cinler de aynı koordinatları
paylaşıyorlar. Ama boyutlar, yapılar farklı olduğu için, ne onlar bizi, ne biz
onları göremiyoruz. Eğer bir insanın hücresindeki en küçük yapıtaşı olan atoma
bakarsak (-) elektrik yüklü olduğunu, bir cinin atom yapısının ise (+) elektrik
yüklü olduğunu görürüz. Yani yapılarımız birbirine zıt olarak yaratılmış.
7/A’RAF-27: Yâ benî âdeme lâ yeftinennekumuş şeytânu kemâ
ahrece ebeveykum minel cenneti yenziu anhumâ libâsehumâ li yuriyehumâ
sev’âtihimâ innehu yerâkum huve ve kabîluhu min haysu lâ terevnehum innâ
cealneş şeyâtîne evliyâe lillezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve
babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak,
cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve
onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler.
Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık.
Allahû Tealâ diyor ki; Allah her iki doğunun da her iki
batının da sahibidir. Bize göre doğu olan cinlerin âleminden bakıldığında batı,
bize göre batı olan da cinlere göre doğu olmaktadır.
Cinler insanlarla cinsel temas kurabilirler mi?
——————————————————————————–
İnsan ruh, nefs ve fizik vücuttan yaratılmıştır. İnsan
nefsleri ile cinlerin fizik vücutları birbirine çok yakın yaratılmışlardır. Bu
nedenle cinler sahip oldukları kişinin vücuduyla cinsel ilişkiye girerler. O
kişi böyle bir alışkanlıktan sonra bundan kolay kolay vazgeçemez. Devamlı
huzursuzluk içinde olur. Hatta çocuklarının olduklarını iddia edenler bile
vardır.
Sevgili ziyaretçiler! Bilinmelidir ki; Allah’ın müsaadesi
olmadan şeytan kimseye bir zarar veremez. Allahû Tealâ buna ne zaman müsaade
etmez? Akîl-baliğ olan kişi hacet namazı kılarak, Allah’ın tayin ettiği
mürşidini Allah’tan sorup da mürşide tâbî olursa, o kişi muhafaza altına alınır
ve kurtulur. Kişi şüpheye düşmedikçe durumunu muhafaza eder. Cenneti de hak
eder
2/BAKARA-102: Vettebeû mâ tetluş şeyâtînu alâ mulki
suleymân(suleymâne), ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû
yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve
mârût(mârute), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun
fe lâ tekfur, fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve
zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi
iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum, ve le kad
alîmû lemeniş terâhu mâ lehu fil âhireti min halâ(halâkın), ve le bi’se mâ
şerav bihî enfusehum, lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne).
Süleyman’ın mülkü üzerine onlar, şeytanların okuduğu
(anlattığı, tilâvet ettiği) şeylere uydular (tâbî oldular). Oysa Süleyman,
(sihir yapmadı ve) kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihri öğretmekle
kâfir oldular. Babil (şehrin)deki iki melek (olan) Harut ve Marut’a indirilen
şeyleri (öğretiyorlardı). Oysa onlar: “Biz (im bilgimiz, sizin için) sadece bir
fitne, bir imtihandır. Sakın (sihir ilmini öğrenerek) kâfir olmayın.” demedikçe
hiç kimseye bunu öğretmezlerdi. O zamanlar (sihir meraklıları ve onu geçim
vasıtası yapanlar) o ikisinden erkek (koca) ile karısının arasını açacak şeyler
öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadan onunla (sihirle) hiç
kimseye zarar veremezlerdi. Zaten onlar kendilerine fayda verecek şeyleri
değil, zarar verecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun ki; onlar onu (sihri ve
ona ait bilgileri) satın alan (ve onunla çıkar sağlayan) kimse için ahirette
bir nasip olmadığını bilirlerdi. Kendi nefslerini, onunla ne kötü bir şeye
sattıklarını onlar keşke biliyor olsalardı.
Cinlerin Karı-Kocanın Arasına Girmesi Nasıl Olur
——————————————————————————–
Karı-kocanın arasını açmak şeytanın en beğendiği sanatlardan
birisidir. Hic dostu olmaığı
ve insanlarin cogunu da beraberinde cehenneme sürüklemek
için zulmü bütün boyutlarıyla kullanabilen azgın bir mahluktur.
İbrahim 22 de : Allah size gerceği vadetti, ben de vadettim.
Ama ben sözümden döndüm. Benim sizi küfre zorlayacak bir gücüm yoktu.Ben sizi
davet ettim.Siz de benim
davetime kostunuz, O halde beni kınamayın, kendi kendiniszi
kınayın, diyor.
Cinlerin tesirinde kıvranan ve şeytana tapanların ne kadar
çok oldugunu gördükçe ne kadar da
başarılı olduğunu anlayabiliriz. Büyü yapan sahir, cin
seytandan yardim ister ve kadına ya da
kocaya musallat olur. Cinler ekseriyetle bedenin beyin
kısmında karar kılarlar. Çünkü oradan diğer uzuvlara kolay etki edebilirler.
Hastanın dilinden konuşan bazı cinler, beyinde olduklarını haber verirler.
Beyinde olduğu gibi vucudun diğer uzuvlarına girip ağrıya-sancıya sebep
olabilirlar. Fakat bu ağrılar cinni oladuğu gibi tibbi de olabilir.
Beyindeki ilgili bölümü tahakkum altına alan cin kadın ile
erkeğin yaklaşmasına mani olur. Kadına yapılırsa erkeğe yaklaşamaz ve çok
çirkin görür. Erkeğe yapılırsa eşine yaklaşamaz ve çok çirkin görür. Bazen de
çirkin bir kadına yapılırsa cinler onu çok güzelmiş gibi gösterirler.
HANGI CINLER BUNLARA SEBEP OLMAKTADIR ?
Bir çok ayette Rabbimiz, insanlarla birlikte cinlere de
hitap etmekte ve Ademoğullarına verdigi
emirleri cinlere de vermektedir. Cinler:
72/CİN-14: Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel
kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reşedâ(reşeden).
Muhakkak ki; bizlerden Allah’a teslim olanlar da var,
(kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah’a) teslim olmayı
dilerse, mürşidini arar.
diyor.
Cinlerin ruhları yok ama onlar da nefsleri ile cihad
ediyorlar. Bunun için murşidine tabi oluyorlar. Başlarının üzerine devrin
imamının ruhu gelerek koruma altına alınıyorlar. Allah dostu olan cinler var.
Böyle bir cini, hiçbir cinci hoca kontrolu altına alamaz. Diğerleri ise iblisin
eline geçince “yakarım” tehdidi ile insanların üzerine saldırtıyorlar.
Bir insan etrafında cin olduğunu nasıl anlayabilir?
——————————————————————————–
Eğer kişi kulağının dibinde fısıltı halinde sesler duyuyorsa
ve bir tarafa bakarken gözünün yan tarafında gölgeler, karartılar geçtiğini
hissediyorsa, o zaman o kişinin yakınında cin var demektir. Eğer cin fizik
olarak o kişiye görünüyorsa, o zaman yapması lâzımgelen o cinin ayaklarına
bakmaktır. Cinlerin ayakları terstir. Gördüğünüz şeyin ayaklarına baktığınızda
onun bir cin olup olmadığını rahatça anlayabilirsiniz.
Cinlerin içinde de Allah dostu olanları vardır. Allah’ın
düşmanı olup şeytanın dostu olanlar da. Bu cinlerin hangisi olduğunu bilemeyiz.
REANKARNASYON
Yeniden doğuş iddiasıdır. İnanca göre ruh bir vücutta
yaşar, ölünce başka bir bedene girer ve böylece binlerce kere
yaşar. Ruh her seferinde tekamül gösterip kurtulacaktır. Herkes bu afetlerinden
kurtulduğunda da kıyamet kopacaktır. Cehennem diye bir şey yoktur. Ruh
defalarca dünyaya gelerek sözde adaletsizlikler ortadan kalkacaktır. Mesela
hırsızlık afetiniz yok. Kimbilir kaç kere dünyaya geldiniz de bu afetiniz yok
oldu. Veya sakat doğan birinin ruhu defalarca dünyaya gelerek düzelecek ve
adalet oluşacaktır.
RUHUN DEFALARCA DÜNYAYA GELMESI MÜMKÜN MÜDÜR?
Kuran-i Kerim’e göre insan fizik vucut, nefs ve ruhtan
yaratılmıştır.Ruh Allah-u Teala tarafından üfürülmüştür ve 19 tane güzelliğin
temsilcisidir. (Secde 9) Nefs de 19 tane afetin sahibidir. Ruh tekamülün en üst
noktasında yaratılmıştır ve ahsendir. Oysa nefsimizdeki afetleri yok etmemiz
yaşamamızdaki temel unsurlardan birisidir.Onun için ruhun ne başka beden
girmesine de tekamül göstermesi mümkün değildir.
ÖLÜMLE NEFS NE OLUR?
Fizik beden ölünce manyetik alan yok olduğu için nefsi
kendisine çekerek bedenin içine alamaz.
Nefs cesedin sol tarafında yere paralel yer alır. Sağ
tarafında da ruhu yer
alır. Eğer kişi ölmeden önce Allah-u Teala’nın emrini yerine
getirerek ruhunu ulaştırmışsa Azrail A.S. Rabbimizin katından ruhu getirerek
sağ tarafta yerini alır. Kişi ölmeden önce ulaştırmamışsa bedende olduğu için
ve manyetik alan yok olduğu için otomatik olarak sağda yerini alır. Bütün
olaylara şahitlik ettiği için. Kişi yaşarken hata yaptığında ruh bedeni
terkeder. Nefs devreden çıktığında tekrar bedene girer. Bütün hataları yaptıran
nefstir. Kabir azabından sonra 40 günlük bir süre sonunda nefs Berzah Alemine
gider. Bütün ölenlerin nefsleri orada yaşamaya devam etmektedir.
KIYAMET GÜNÜ NEFS NE OLUR?
Kıyamet günu herkesin nefsi, Rabbimiz tarafından cennet ve
cehennem
standartlarına göre yeniden yaratılacak olan bedenle birleşecektir.
Ruh , ölmeden önce Rabbimize ulaştırılmakla emrolunmuştur. (Fecr-28,Rad 21)
Onun için kıyametten sonra yeni bedenle birleşecek olan ve hesap verecek olan
nefstir. Tekvir7- de Nefsler (Fizik vücutla) birleştiği zaman diyor. Herkes,
kendi hayat filmlerinin muhtevasını görmek üzere mahşer yerinde toplanacaktır.
Reenkarnasyoncuların dediği gibi ruhlar yani nefsler tekrar tekrar doğmuş
olsaydı kıyamet günü nefslerin sayısı az gelecek ve bedenler kavga edecekti,
benim nefsim diye. Oysa Allahu Teala adaletin sahibidir.
İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ DEFALARCA DOĞMAK VAR MIDIR?
Bu dünya hayatinda doğum ve ölüm bir defadır. Kuran’a göre
sonrakiler dirilmedir. Oysa reenkarnasyon inancında sonraki
dünyaya gelişler
yeniden doğmadır.
Mumin 11- de Rabbimiz bizi iki defa oldurdu ve iki defa
diriltti,
denilmektedir.
Bakara 28- de de Allah’i nasil inkar edersiniz ki siz olu
idiniz .O sizleri diriltti. Sonra öldürülecek ve O’na döndürüleceksiniz,
denilmektedir.
Öldükten sonra kıyamet günü dirilmek, tekrar ölüm ve sonra yeni
enerji bedenle tekrar diriltilmek sözkonusu cennet ve cehennem hayatı için. 2
defa ölüm ve 2 defa
dirilmek. 2 defa doğmak sözkonusu değil. Reenkarnasyonun,
yukarıdaki ayetlere
dayandırılarak açıklanması da bu nedenle mümkün değildir.
İNSANLARIN GEÇMİŞTEN HABER VERMELERİ YENiDEN DOĞUŞ GÖRÜŞÜNÜ
DOĞRULAR MI?
Bazı insanlarin asırlar oncesine varan olayları tüm
ayrıntıları, kişileri ve tarihleri ile beraber anlattıklarına şahit oluruz.
Araştırıldığında doğru oldukları da gözlemlenmiştir. Burada şeytan ve dostları
devreye girmektedir. Cinler cok uzun süre yaşadıkları için bedenine girdiği
kişiye asırlar öncesinden yaşadığı olayları söyletebilmektedir. Peygamber
Efendimiz (S.A.V.) devrinde yaşayan cinlerin halen yaşadigi bilinmektedir.
CİNLERLE GEÇMİŞTE YAŞANMIŞ OLAYLARIN BİR İLGİSİ VAR MIDIR?
Geçmişten haber veren veya hiç öğrenmedigi başka bir lisanla
aniden konuşmaya başlayan kişi bir cin olayıyla karşı karşıyadır. Yalniz
zulmani (sufli) cinler
insanların bedenlerine girerek nefs vasıtasıyla onlara
hümetmeyi, şeytandan aldıkları emirleri ona yaptırmayı marifet zannederler.
Cinler bu gözlerle görülmedikleri için sadece yaşayan kişi bunu hisseder.
Çocuğuna işkence eden, karısını ve çocuklarını
gözünü kırpmadan öldüren kişi için “cinnet geçiren”
ifadesini kullanırız. Gerçekten, bedene hükmeden cinin o kişiye şeytanın
emirlerini aynen yaptırtmasından başka bir şey değildir. Ancak bu durumu
fiziksel ve psikolojik nedenlere bağlı depresyonla karıştırmamak gerekir.
Bunlar da tıbbi tedavi gerektiren durumlardır.
MEDYUMLARIN GÖSTERİLERİNDEKİ GERÇEK NEDİR?
Medyumlar bir güç gösterisi yapacakları zaman şeytanın
emrinde olan ve kendisine de bağlayarak, tehdit ederek hizmet veren cinden
yardım alır. Cinler bir beden ve bir nefsten yaratılmıştır. Medyum tesiri
altına alacağı kişinin alnının ortasından tesir etmek ister. Çünkü nefs manevi
kordon ile alından bedene bağlıdır ve sonsuza kadar uzanabilir. Cinler de nefse
hükmettikleri için kişinin nefsini kontrol altına alırlar. Aklın kumandanı
artık nefstedir. Nefs 3 halde vücudu terkeder. Ölüm, bayılma ve uyku. Vücudun
elektron devir sayısı, nefsin bedeninin elektron devir sayısına düşüp de eşit
olduğunda ve alt seviyeye geldiğinde otomatik olarak vücudu
terkeder. Her gece uykuyla bu olayı yaşarız. Medyum bunu
negatif enerji ile yapar. Artik nefs görünmeyen cinin elindedir. Bedeni, cin
kontrol altında tuttuğu için ona ne söyletmek ve yaptırtmak isterse onu
yaptırır. Nefs bedenden ayrılmadan o noktada da istediklerini ona yaptırma
gücünü kendinde görür.
GÖRSEL MEDYADA GÖRÜLENLER DE CİNLERLE Mİ İLGİLİDİR?
Evet. Bir medyumun elindeki kağıt kıvrılmakta, para hareket
etmekte,
insanlar ileri-geri hareket etmekte, bir evin içinde esyalar
hareket
etmekte ve birden alevler oluşmaktadır. Bütün olayların
arkasında cinlerden
yardım almak sözkonusudur. Biyoenerji adı altında insanların
bedenlerine
yaptırılan hareketlerin esasında da cinlerin ve şeytanın
negatif enerjisinden
yardım almak vardır. Bedendeki hastalıkların teşhisinde de
medyum ciniyle
kurduğu irtibat neticesinde haber verir. Biyoenerji denilen
şey Rabbani
değildir. Allahu Teala’nın enerjisi her zaman şeytanin
enerjisinden üstündür
ve gerçek şifa Rabbimizin enerjisindedir. Allah dostları da
hastalara yardım için dua
ederler ve Rabbimiz dilerse kabul eder ve enerjisi ile hastayı
iyi eder. Allah dostları bu gücün sahibi değildir. Sadece dua ederler ve Allahu
Teala’dan yardım alırlar. Şeytanın dostları da şeytandan yardım alırlar.
MEDYUMLARIN GÖSTERİSİ BİTTİĞİNDE NE OLUR?
Dikkat edilirse medyum uyuttuğu kişinin cinine komut verir
ve elini alnın ortasına götürerek şıklatır. Cinin gitmesini emreder. O anda
kişinin nefsine cinin iradesi tesiri
ortadan kalktığı için normale döner. Kişi aynen rüyasını
hatırladığı gibi konuşmaları ve olayları hatırlar. Artık aklın kumandanı kendi
fizik bedendedir. Medyumlar daha çok ilgi çekmek ve inandırıcı olmak için ne
yazık ki ünlü kişileri gösteri amaçlı daha çok kullanmaktalar. Özellikle hipnoz
ile kişiyi konuşturduktan sonra o kişilerin ne kadar çok acı çektiklerini,
ağladıklarını görsel başınan çok kişi izlemiştir. Bu
şekilde şeytandan yardım alarak huzura kavusmak mümkün
değildir. Tevfik Allah’tandır
CİN VE ŞEYTAN ÇARPMASI
——————————————————————————–
Cin ve şeytan çarpmasının bariz belirtisi, kişinin
hareketlerinde gözle görülür bir bozulma ve rahat yürüyememesi gelir.
Adımlarında ve konuşmalarında dengesizlik olur. Söyleyeceklerini birbirine
bağlamada güçlük çeker. Sizlerinin arasında mantıklı bir anlam ilişkisi
kuramaz.
Çarpılma, insanın yapmak istediği veya düşündüğü bir hususu
sağlıklı bir şekilde idrak edememesidir. Bunların bazıları başka hastalıklarla
benzer belirtiler gösterebileceği gibi bazıları da kendine özgü çok farklı
belirtiler gösterir.
Cinlerin insanları çarparak sara nöbetine sokmaları
çoğunlukla öfke ve cezalandırma gayesiyle olur. İnsanlardan bazıları cinlere
eziyet edebilir veya cinler onların kasten eziyet ettiklerini düşünürler. Kişi
farkında olmadan cinlerin üzerine küçük su dökebilir veya kaynar su
boşaltabilir. Ya da farkında olmadan cini öldürebilir. Bu da bilmeden cinin
bulunduğu yere ağır eşya koymak, taş koymak veya yüksekten düşmek gibi
nedenlerle olur. Özellikle kırlarda deliklere tuvalet yapmamak, özellikle
tuvalete, hamama ve benzeri yerlere girerken besmele çekmek, yılan, akrep,
siyah kedi ve köpeğe zarar vermemek gerekir. Yılan, akrep, siyah kopek
öldürülebilir ancak yaralı bırakılmamalıdır.
Büyüklerimiz bu tür olayların yaşandığını bildikleri için
çöplük kenarından geçerken, açığa tuvalet yaparken, sıcak kul ve sıcak su
dökerken “Destur” denmesini hep tembih ederlerdi.
YAŞANMIS BİR ÖRNEK
Şeyh Ebu Bekir Cabir’in anlattığı yaşanmış bir olayda:
Şadiye isminde bir ablam vardı. Çocukluğumuzda bir gün evin alt tarafından
çatıya, ucunda sepet takılı iple eşya taşıyorduk. Sepeti yukarıya çekerken
ablam da çekmek istedi fakat ağırlığına dayanamayıp çatıdan düştü. Düştüğü
yerde bir cin bulunuyormuş. Cinin canı yanmış. Cin ablamdan intikam almaya
başladı. Her hafta 2-3 kez uykuda geliyor ve onun boğazını sikiyordu. Zavallı
ablam bu acıya dayanamayıp havalara zıplıyordu. Cin ancak ölü gibi nefessiz
kaldığında bırakıyordu. Bir keresinde ablamın ağzından bu işkenceyi ablamın
canını yaktığı için yaptığını söylüyordu. Cin sadece uykuda geliyordu. Yıllar
geçiyor ve cin ablamın yakasını bir turlu bırakmıyordu. Zavallı ablam bu acıları
yasayarak 10 yıl sonra yine cinin boğazını daha fazla sıkmasıyla çırpınarak son
nefesini verdi. Bu olayı bizzat gözlerimle görerek yaşadım.
CİNİN GELİŞİ NASIL ANLAŞILIR?
Cin eğer hastanın içinde ise su alametler zuhur eder:
1-Cin bağırmaya başlar, sızlanır, çığlık atar, acı çeker ve
kişinin
ağzından konuşur.
2-Hasta sağa-sola sert bir şekilde bakmaya baslar ya da
ellerini
gözlerine kapatır. Bakışları donar yahut şiddetli bir
şekilde açıp-kapar.
3-Vücudu titremeye başlar, sağa sola döner.
4-Hasta bayılır ve cin hastanın dilinden konuşur. Bazen de
cin adını
söyler.
CİNİN ÇIKIŞINDA GÖZETİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?
Cin el veya ayak parmağından, ağızdan veya burundan
çıkmalıdır. Göz, karın ve benzeri noktalardan çıkmasına izin verilmez. Bedenden
çıkmadan önce “Esselamu Aleykum” demesi talep edilir. Hasta okunan ayetlerden
etkilenir, sağa sola titrerse cinin hala bedende olduğu bilinmelidir.
CİN BEDENDEN ÇIKMAKTA DİRETİRSE NE YAPMALIDIR?
Ayetel Kursi, Yasin Suresi, Saffat Suresi, Duhan Suresi, Cin
Suresi, Humeze Suresi, A’la Suresi ,Kafirun Suresi, gibi
cinleri rahatsız
ettiği bilinen Kur’an Sureleri okunur.
PEYGAMBER EFENDIMIZ’E (S.A.V.) BUYU YAPILMIŞ MIDIR?
Lebid Bin Asim adında Beni Zurayk Yahudilerinden biri
Resulullah’a büyü yaptı. O kadar ki Resulullah (S.A.V.) hiç yapmadığı bir şeyi
yapmış gibi görünüyordu. Hanımlarına yaklaşmadığı halde yaklaştığını sanıyordu.
Bir gün Resulullah (S.A.V.) dua etti ve “-Ey Aişe! Allah bana istediğimi verdi.
Iki adam geldi. Biri başucuma diğeri ayakucuma oturdu.
Başucuma oturan ayakucuma oturana dedi ki:
-Bu zatın hastalığı ne? Diğeri
-Bu zata buyu yapılmış.
-Kim yapmış?
-Lebid Bin Asam
-Ne ile yapmış?
-Tarak,kıl ve hurma kabuğu ile.
-Onlar nerede?
-Zervan kuyusunda temel taşının altında, dedi.
Sonra Resullullah (S.A.V.) Efendimiz
Hz.Ali.Zubeyr(ra),Talha(ra) ve Ammar’i(ra) kuyuya gönderir. Suyu boşaltırlar.
Kuyunun suyu, suda Bekletilmiş kına gibidir. Dibindeki taşı kaldırır ve sacının
kılı ve tarağının bir dişi ile bir ipliğe iğneyle atılmış onbir düğümle
düğümlenmiş halde bulurlar. Resulullah’a getirirler. Allahu Teala Muavvezeteyn
yani Felak ve Nas Surelerini indirir. Bu iki surede 11 ayet vardır. Ayet
okundukça ve çözüldükçe Resulullah’in(S.A.V.) hastalığı tamamen iyileşir ve
eski sıhhatine kavuşur.
Ashabı Kiram o yahudiyi öldürmek için izin istemişseler de
Resulullah izin vermemiştir. Çünkü tasarruf altında olduğu için ve nefsinin
afetleri olmadığı için kimseye kızmamıştır ve intikam almak da istemez.
Cebrail A.S. da “Seni Allah’ın izni ile okuyorum.Allah sana
eziyet veren her şeyden, göz ve hasetten sana şifa versin” diyerek okudu.
BU OLAYIN HIKMETİ NEDİR?
Bu olay Yüce Allah’ın O’na olan lütuf ve korumasının açık
delillerinden biridir. Resulullah (S.A.V.) rahatsızlığı hissettiği anda duaya
başlamış ve çok dua etmiştir. Bu rahatsızlıklara şifa olacak Felak ve Nas
Surelerinin (Muavvezeteyn Sureleri) inmesine vesile olmuştur. Şifa
Kur’andadır.
SİHİR VE BÜYÜ NASIL TESİRSİZ HALE GETİRİLİR?
Bir ipe çözülmesi kolay iki yüz düğüm atılır. Büyü yapılanın
önüne bir çay bardağı su konulur. Büyü yapılan kişi veya tecvidle Kur’an-i
Kerim okuyan birisi Felak suresini okur, birinci düğüme üfler ve çözer. 100
Felak suresi okunur ve düğümler çözülür.101. düğümde Nas suresi okunmaya başlar
ve 100 Nas suresi okunduğunda 200 düğüm de çözülmüş olur. İp bardağın içinde
ıslatılır ve bardaktaki su içilir. İp ise yakılır. Bu arada üzerlik tohumu
yakılır ve buhur yapılır.