Miraç bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan, beşeri hislerden ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştir. Resulullahın (a.s.m.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur.
Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi
Kur'ân-ı Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde
ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya
kadarki safha Kur'ân'da şöyle anlatılır:
“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir
gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya
seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi
hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1)
Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak
semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm
Sûresinde şöyle' anlatılır:
“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet
kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi
Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü
hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki
suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me'vâ Cenneti
vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka
bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm
Suresi, 7-18.)
Miraç nasıl oldu?
Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine
Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü
Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere,
İlâhî huzura yükselmesidir.
Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam Mescid-i Haramdan
(Mekke'den), Mescid-i Aksâ'ya (Kudüs'e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan
Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı,
orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi. Orada bütün
peygamberler kendisini karşıladı. Miraçını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü
Vesselam burada peygamberlere iki rekat namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.
Bir rivayette Hz. İsa'nın doğduğu yer olan Betlaham'a
uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü's-Sahra'nın bulunduğu
yerden Muallak Taşının üzerinden Miraça yükseldi.
Semanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema
tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz.
Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine
“Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler.
Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkân ile vü-cub
ortası (kâinatın bittiği yer) Sidretü'l-müntehâ'ya geldiler. Peygamberimiz
Aleyhissalâtü Vesselam orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört
nehir gördü. Sonra her gün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u
ziyaret etti.
Hz. Cebrail'in buradan öteye gitmesi mümkün değildi.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile
zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu.
Süleyman Çelebi'nin dediği gibi
“Aşikâre gördü Rabbü'l-izzeti/Âhirette öyle görür ümmeti”
İnşaallah...
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Rabbinin huzurundan
döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı., “Allah ümmetine neyi farz kıldı?”
diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.
Hz. Musa'nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda
bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü
Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi,
sonunda beş vakitte karar kıldı.
Daha sonra Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz.
Cebrail'in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün
âlemleri gezdi, gördü, Mekke'ye döndü.
Sabah olunca Kabe'nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı.
Onlar Peygamberimizden delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam de
onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri
karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen Peygamberimizin
Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.
Ama yine de Peygamberimizden üst üste Miraça çıktığına dair
delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs'e, Mescid-i Aksâ'ya
uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir ayda gidilebilen Bir yere Muhammed nasıl
bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ'yı
görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ'yı bize anlatır mısın?” diye Peygamberimize soru
yönelttiler.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı:
“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım.
Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden
Beytü'l-Makdis'i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif
ettim. Hatta bana, ‘Beytü'l-Makdis'in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki
ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü'l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya
ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”
Bunun üzerine müşrikler:
“Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman
etmediler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder