İnsanların çoğu "Doğal gıdalar ile beslemek gerek.
Şimdi herşey GDO'lu" diyor. Çok da haklılar. Yerli tohumun önemini hepimiz
biliyoruz. Lakin neden yerli tohum kullanılmıyor? Yoksa bizim yerli tohumumuz
yok mu? Hayır bizim yerli tohum bankamız var. İzmir' de, Aydın ve Antalyada
yerli tohum ve yerli fidan üreticilerimiz var. Bunlar yıllardır devlet destekli
olarak sera üreticilerine sürekli teşvik ve tanıtım için dolanırlar. Ama o
yerli tohumlarını hiç satamazlar.
Lakin gelelim şimdi işin ilginç yanına.
Ben yedi kuşak Antalya'lıyım. Ailemden ve yakınlarımdan çoğu
kişiler seracılık ile uğraşır.
Buradaki seracılara devlet her yıl destekleme primi verir.
"Yerli tohumdan ziraattan şu kadar alacaksın ben de sana şu kadar destek
vereceğim" diye.
Ama tüm seracılar ne yapar bilir misiniz? Yerli tohum GDO'su
değiştirilmediği için bir kök domateste 10 tane falan domates verir. Lakin
içindeki tohumdan yeniden ekme şansın vardır. Eğer ziraî ilaç kullanırsan tohum
ölür. Fakat ithal tohum bir kök de 50 domates verir. Ziraî ilaç kullanırsan 80
domatese kadar çıkar bu sayı. Ama onu bir daha ekemezsin.
Salatalık, kabak ve patlıcan gibi sebzelere ise mutlaka
çiçekteyken ilaç püskürtülür ve diğer sabah o salatalık, kabak, patlıcan
toplanır, kasalanır, hale gönderilir. Haldeki bekleme ve halka ulaşma süresi en
az iki gündür. (Uzak mesafeler için) Bu zaman diliminde o sebzeler büyüme
zamanını tamamlar. Yani serada ürün toplama ve verim alma işi sıkıntı değildir.
Ürünün dikmesi ve çiçek açacağı güne kadar geçen bir buçuk ay sıkıntıdır.
Ürün çiçek açtığı an zaten ilaçlar onları bir günde sizin
önünüze gelecek şekle getiriyor.
Tıpkı şu 40 günde piliç haline getirilen civcivler gibi...
Doğal olarak da aldığınız biberin içi zehir dolu olur.
Son 30 yıldır salatalıklar bile artık o verilen ilacın zehir
kokusunu dahi atmadan pazara çıkartılıyor. Daha önceki yıllarda insanlar bu
ilaç kokusunu fark etmiyordu. Şimdi kış aylarında bile salatalığa artan talep
nedeniyle piyasaya sürekli ve hızlı teslimat yapılıyor... İşte bu denli çabuk
oluşan ve çok verim veren ithal tohum nedeniyle bizim seracılarımız ithal
tohumu tercih ediyorlar.
Lakin seranın ilaç görmeyen bir köşesine sadece kendisi için
yerli tohumdan sebzeler eker. Halkın GDO'su değişmiş domates, biber, salatalık
yemesi, zehirlenmesi umurunda olmaz.
Bu yaklaşık 50 yıldır böyledir burada.
Tabi bir de şöyle bakmakta fayda var; Artan nüfus oranı,
insanların kış aylarında bile yaz aylarına özgü (fasulye, domates, salatalık...
vs) sebzeleri yemek istemeleri, yerli tohumun az verim vermesi ve pazar
talebini karşılamakta yetersiz kalması gibi sebepler de
Kısa zamanda çok verim veren ithal tohumun tercih
edilmesinde ilk etkendir.
Çünkü seracı bir kökende 10 domates almak yerine 80 domates
almak istiyor. Tabi bu durum diğer sebzeler için de geçerli. Ben bu duruma
devletin el koyması gerektiğini söylemiştim. Ama işin o kadar kolay olmadığını
gördüm. Zira yerli tohum zorunlu hale getirilse ilk önce seracılar ayaklanır.
Hatta öyle bir şey olursa bir iki yıl seraya ürün bile dikmeyeceklerini
söyleyenler oluyor. Zaten bu defa (yerli tohum nedeniyle) pazara yeteri kadar
ürün yetiştirilemeyeceği için insanlar "açız" diye bağıracaklar.
Yerli tohumdan yetişen sebzeler halkın tüm ihtiyacını
karşılayamaz da. Çünkü insanlar zehirlendiklerini bilmelerine rağmen kış
döneminde fasulye, salatalık yemek istiyor.
Ayrıca bunun bir de yüklü miktarda getirisi olan dış pazarı
var. Rusya, Mısır, Irak ve diğer Ortadoğu ile Kafkas ülkelerindeki pazar kãrı
var. Hiç bir sebze üreticisi bu pazarları kaybetmek istemez. Siz istediğiniz
kadar yerli tohum deyin.
Benim sizlere tavsiyem; yaz döneminde fiyatları da uygunken
sebzelerinizi alınız ve onları kurutun ve kışın yiyiniz. Çünkü tüm seracılar
kendileri için yaz sebzelerinden kuruturlar. Hem doğal hem daha ekonomik
oluyor.
Şimdi pazardaki fiyatların pahalı olmasından, Gdo'su
değişmiş, zehir kokan yiyecekleri yiyor olmaktan dolayı yakınmak nafile.
Vaktinden önce size verilen her ürün zaten bir işlemden geçer.
Önce insanların kendilerinin bilinçlenmesi gerekir.
Sizler kış döneminde fasulye, salatalık veya diğer sebzeleri
almazsanız emin olun talep olmadığı için fiyatlarda düşecektir. En önemlisi
zehirlemeyeceksiniz. Yedikllerimizden aldığımız zehir havadan uçaklarla atılan
zehirden kat kat daha fazladır.
Not: Bu durum dünya çapındaki tüm sebze üretimi için
aynıdır. Artan nüfusa yiyecek yetişmesi için tüm dünyadaki seracılık bu şekilde
işler
ALINTIDIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder