İnsanlık tarihinin en büyük medeniyetlerinden birisinin
kurulduğu, İtalya’nın başkenti Roma gezilecek yerler söz konu olduğunda
çeşitlilik açısından Paris’i, Londra’yı, Amsterdam’ı rahatlıkla geride
bırakabilen bir şehir. Caddelerinde gezerken 2.800 yıllık tarihi birikimini
rahatlıkla hissedebileceğiniz kentin sınırları içerisinde Vatikan gibi bir
kültür hazinesini barındırması, gezginlere dolu dolu bir tatil geçirme olanağı
veriyor.
İtalya’nın bu dünyaca ünlü başkentinde gezip görülmesi
gereken tüm detayları ise bu yazımda kapsamlı bir şekilde anlatacağım.
KOLEZYUM
Roma gezilecek yerler listenizin ilk sırasına, ünü tüm
dünyaya yayılmış olan Kolezyum’u yazabilirsiniz. Flavianus Amfitiyatro adıyla
da tanınan görkemli yapı, yaygın inanışa göre adını girişinde yer alan 30 metre
yüksekliğindeki Colossus Neronis Heykeli’nden alıyor. 188 metre uzunluğa, 156
metre genişliğe sahip amfitiyatronun inşasına İmparator Vespasian’ın tahtta
olduğu M.S. 72 yılında başlanmış.
Zamanında 55.000 kişinin tiyatro oyunlarını, hayvan ve
gladyatör dövüşlerini, idamları izlemek için toplandığı yapının açılışı ise 8
yıl sonra İmparator Titus tarafından gerçekleştirilmiş. 450 yıl boyunca
imparatorların halk üzerindeki güçlerini pekiştirmek için kullandıkları tarihi
yapı, uzun süre önce depremlerden dolayı kullanılamayacak duruma gelse de 2007
yılında Dünya’nın Yeni 7 Harikası’ndan biri olarak seçilmiş.
Eğer Roma seyahatinizde yeterli vaktiniz varsa Kolezyum’un
içine mutlaka girin. Yoğun sezonda girişte uzun kuyruklar olabiliyor bu nedenle
Roma Pass kartı satın alarak hem Kolezyum’a ücretsiz hem de uzun kuyrukları
beklemeden girebilirsiniz. Ya da dilerseniz altta linkini paylaştığım
rehberleri turlardan birine katılarak da bu muhteşem yapıyı keyifle
gezebilirsiniz.
ROMA FORUMU
Kolezyum’un batısında yer alan Roma Forumu, 1000 yıl boyunca imparatorluğun ticari, siyasi ve kültürel merkezi olarak kullanılmış. Romalılar’ın daha çok Forum Magnum adıyla andıkları bölgenin alanı içerisine M.Ö. 5. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla kadar pek çok dini yapı, anıt ve yönetim binası inşa edilmiş.
18. ila 20. yüzyıllar arasında gerçekleştirilen çeşitli kazı
çalışmaları sonucunda gün yüzüne çıkartılan bu tarihi yapıların en önemlileri
olarak Septimius Severus Zafer Takı, Vesta Tapınağı ve Vesta Bakireleri Evi,
Curia, Kastor ve Polluks Tapınağı, Titus Zafer Takı, Vespasianus Tapınağı,
Satürn Tapınağı, Antoninus ve Faustina Tapınağı gösteriliyor.
NAVONA MEYDANI
Hareketli yapısıyla Roma kent yaşamını gözlemlemek
isteyenlere cazip fırsatlar sunan Navona Meydanı, Papa X. Innocent’in isteği
doğrultusunda M.S. 1. yüzyılda, İmparator Domitian tarafından yaptırılan bir
stadyumun yerine inşa edilmiş. Tasarım açısından yerini aldığı stadyumu andıran
alan çevresindeki kafeler, soluklanmak ve performanslarını sergileyen sokak
göstericilerini izlemek için oldukça idealler.
İçlerinde Bernini’nin tasarladığı Dört Nehir’in de bulunduğu
3 çeşme ile süslenmiş Barok stilli meydanın hemen arkasında Sant Agnese in
Agone, yakınında ise Roma’nın en ünlü dini yapılarından birisi sayılan San
Luigi dei Francesi yer alıyor.
PALATİNO TEPESİ
Kentin en eski bölgesi olarak anılan Palatino Tepesi,
Forum’un sadece 40 metre kadar yukarısında yer alıyor. Roma Mitolojisi’ne göre
imparatorluğun kurucusu ikiz kardeşler Romulus ve Remus, bir dişi kurt
tarafından bu tepedeki bir mağarada büyütülmüş.
Arkeolojik çalışmalar sonucunda efsanenin doğru
olabileceğini destekleyen M.Ö. 9. yüzyıldan kalma kulübe kalıntıları
keşfedilince, İtalya’nın başkentinin temellerinin bu tepede atıldığına
inanılmaya başlanmış.
Efsaneyi bir kenara bırakacak olursak, tepe Antik Roma
hakkında bilgi edinmeyi isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşıyor.
Çünkü tepede İmparator Augustus’un ve eşi Livia’nın evleri başta olmak üzere
Kybele Tapınağı, Flavia Sarayı, Farnese Bahçeleri, Hipodrom gibi önemli yapılar
yer alıyor. Palatino’da ayrıca bölgenin altın çağı ile ilgili pek çok
buluntunun sergilendiği küçük bir müze faaliyet gösteriyor.
Asli görevini 5 yüzyıla yakın bir süre devam ettiren dini
yapı, Roma’nın Hıristiyanlığı benimsemesinin ardından 609 yılında Bakire
Meryem’e adanarak kiliseye çevrilmiş. Mimarisi ile konuklarını büyüleyen kilisenin
en görkemli kısmını, ortası güneş ışığının içeri girmesini sağlayacak şekilde
tasarlanmış 43 metre çapa ve yüksekliğe sahip kubbesi oluşturuyor. Yapının
içerisinde krallara, sanatçılara ve mimarlara ait çok sayıda mezar bulunuyor.
Pantheon’a girdiğinizde kafanızı kaldırıp da tavana bakmak istememeniz biraz
olasılıksız ama biz yine de belirtmeden geçmeyelim, tepeye baktığınızda bir
delik göreceksiniz. Bu “Oculus” olarak bilinen ve kubbeden içeri ışık girmesini
sağlayan bir delik. İnsanda merak uyandıran ve çok saçma bir soru olduğundan
şüpheleneceğiniz için sormaya çekineceğiniz başka bir şeye de açıklık
getirelim, evet yağmur yağınca tapınağın içine giriyor ama tüm su yerde
görebileceğiniz küçük deliklere akıyor.
TREVİ ÇEŞMESİ
Roma gezilecek yerler listesinde sırada Poli Sarayı’nın
bitişiğinde yer alan ve mimari açıdan göz alıcı güzelliğe sahip Trevi Çeşmesi
bulunuyor. Ana teması deniz olan çeşmenin yapımına Papa XII. Clement’in isteği
doğrultusunda 1732’de Heykeltıraş Nicola Salvi tarafından başlanmış. Çok sayıda
sanatçının desteğiyle 30 yılda tamamlanabilen yapıtın orta kısmında, ana
temasını vurgulayan 2 deniz ulağının çevrelediği Neptün figürüne yer verilmiş.
Bu heykelin sağında ise suyun kaynağını keşfeden bakire betimlenmiş. Aşk
Çeşmesi adıyla da anılan tarihi eseri mimarisi dışında popüler kılan başka bir
özelliği daha var. Yaygın bir kanıya göre sağ eli ile sol omzunun üzerinden
çeşmeye para atanların dileklerinin kabul gördüğüne inanılıyor. Bu yüzden
gündüz vakti havuzunun başı oldukça kalabalık oluyor. Bence hazır Roma’ya
gelmişken, siz de bir deneme yapıp çeşmeye para atın. Bu tarz şeylere
inanmasanız bile yoksullara yapılan yardıma katkı sağlamış olursunuz.
AZİZ PETRUS MEYDANI
Bu balkondan ve soldaki camdan halka papa el sallıyormuş.
Orijinal adı Basilica di San Pietro olan Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan’ın en gösterişli yapıları arasında sayılıyor. Aziz Petrus’un mezarının bulunduğu alana ilk olarak 349 yılında İmparator Constantinus’un emriyle bir bazilika inşa edilmiş.
günümüzdeki bazilikanın inşasına başlanmış. 1612 yılında yapımı tamamlanan Barok ve Rönesans stillerine sahip dini yapının tasarımında Michelangelo, Donato Bramante, Raphael gibi usta isimlerin imzası bulunuyor.
BAZİLİKANIN İÇİ
BAZİLİKANIN TAVANLARI
Çok ince oyularak yapılan güne ışığında görünen güvercin.
PİETA
1972 yılından bu yana özel bölümde sergilenen Pieta, Benini
tarafından yaratılan Baldaken ve VII. Alexander Anıtı ile ziyaretçilerin
dokunabilmek için önünde uzun kuyruklar oluşturduğu Aziz Petrus Heykeli 23 bin
metrekare alan üzerinde yükselen ve 60 bin kişinin aynı anda ibadet edebildiği
bazilikanın sahip olduğu önemli eserlerden bazıları.
Yoğun sezonda bazilika önünde uzun kuyruklar olabiliyor,
seyahat planınızı bu durumu göz önüne alarak yapabilirsiniz. Ayrıca dilerseniz
bazilikanın kubbesine çıkarak Roma manzarasını seyredebilirsiniz.
AZİZ PETRUS HEYKELİNİN YANDAN GÖRÜNTÜSÜ
AZİZ PETRUS HEYKELİ
Vatikan'da yaşayan, Papa uğruna ölmeye yeminli İsviçre
Muhafızları, 500 yıldır görevinin başında. 19-30 yaşlarındaki askerlerin seks
yapması yasak. Vatikan'ı koruma görevinde 500 yılı geride bırakan İsviçre
Muhafızları'nın hikâyesi 1505 yılında Papa II. Julius'un, İsviçre'den kendisini
koruyacak bir birlik göndermesini talep etmesiyle başlıyor. O tarihte İsviçre
askerlerinin ünü tüm Avrupa'da biliniyor. Eylül 1505'te 150 İsviçreli asker,
ilk defa Roma'ya giriyor. Ancak İsviçre Muhafızları'nın resmi kuruluşu 22 Ocak
1506 olarak kabul ediliyor.
DÖRT DİL KONUŞUYORLAR
İsviçre Muhafızları, geleneksel Rönesans dönemi mavi,
turuncu, kırmızı ve sarı kıyafetleriyle dünyanın dört bir köşesinden gelen
ziyaretçilerin ilgi odağı. 110 kişilik bu ordu, dünyanın en küçük ordusu. Ancak
bu küçük orduya dahil olabilmek hiç kolay değil. İsviçre Muhafızı olabilmek
için İsviçre vatandaşı ve Katolik olmak şart. Vatikan'a gelmeden önce
İsviçre'de askerlik görevi bitirilmiş olmalı. 19-30 yaş arası, atletik yapılı,
en az 1.74 cm. boyunda, lise mezunu olmaları da aranan özellikler arasında.
Almanca, İtalyanca, Fransızca ve İngilizce olmak üzere dört dili ana dili gibi
konuşuyorlar.
MAAŞLARI BİN 350 AVRO
Hizmet süreleri iki ile 25 yıl arasında değişen muhafızlar,
iki yıldan sonra görevden ayrılabiliyor. Görev süreleri boyunca Vatikan
vatandaşı olan ve Vatikan pasaportu taşıyan askerlerden görev bitiminde bu
hakları geri alınıyor. Geride bıraktıkları 500 yıl boyunca Papa'ya hizmet eden
İsviçre Muhafızları Papa'nın sorumluluğu altında çalışıyor ve Vatikan
tarafından finanse ediliyor. Her muhafız ayda bin 350 avro maaş alıyor.
Muhafızların başlıca görevi İtalya'nın başkenti Roma'nın içinde 44 bin
metrekarelik bir alana kurulu Vatikan Devleti'ne girişlerin kontrol ve
güvenliğini sağlamak. Bir Batılı güvenlik uzmanı, "Onlar sadece
İsviçre'den buraya ilginç kostümler giymek için gelen zengin aile çocukları
değil. Vatikan dünyanın en sıkı güvenlik sistemi ve uluslararası istihbarat
ağına sahip. İsrail'in Mossad'ına rakip olacak kadar iyiler" diyor.
SEKS YAPMAMAYA YEMİNLİLER
Bekâr olan muhafızlar göreve başlamadan önce cinsel ilişkiye
girmeyeceklerine dair yemin ediyor. Sadece onbaşı rütbesine ulaşanlara evlilik
izni veriliyor. Başmuhafız Elmar Maeder bu konuda şunları söylüyor:
"Kişisel zevkler, egoizm, tüketicilik bir kenara bırakılmalı. Bunun genç
yaşta çok kolay olmadığını biliyorum. Ama askerlerime onların nerede olurlarsa
olsunlar, 24 saat boyunca Papa'nın muhafızları olduğunu unutmamaları gerektiğini
hatırlatıyorum.’
VATİKAN MÜZELERİ
Papalar tarafından toplanan birçok sanat eserine ev
sahipliği yapan, alanında dünyanın en büyüklerinden biri Vatikan Müzeleri’nin
temelleri, 1506 yılında Santa Maria Maggiore Bazilikası yakınındaki bir şarap
mahzeninde Laocoön ve Oğulları Heykeli’nin bulunması ile atılmış.
Galerilerinde Antik Yunan, Etrüsk eserlerinin yanı sıra
modern dinsel sanat eserlerine ve tablolarına yer verilmiş olan kültürel tesisin
bir günde bitirilemeyecek kadar geniş koleksiyonlarını bir kenara bırakacak
olursak, en güzel kısmını önündeki merdivenleri oluşturuyor.
SİSTİNA ŞAPELİ VE ADEMİN YARATILIŞI
Müzenin 54 galerisi arasında dünyaca ünlü Sistina Şapeli de
yer alıyor. Duvarlarını süsleyen freskler Papa IV. Sixtus için inşa edilen
şapeli ilgi odağı haline getiren unsurların başında gösteriliyor. Özellikle
şapelin tavanında yer alan ve Michelangelo tarafından oluşturulan “Âdem’in
Yaratılışı” sahnesine birçokları müzenin barındırdığı en önemli sanat eseri
gözüyle bakıyor.
Vatikan Müzeleri şehrin en popüler gezi noktalarından biri
olduğu için girişte çok uzun bilet kuyrukları oluyor. Roma seyahatinizde
kuyruklarda vakit kaybetmek istemiyorsanız benim yaptığım gibi biletinizi Roma
seyahatiniz öncesinde internetten alın. Bence Roma’daki 2. gününüzün sabahına
almak size daha planlı bir gezi sunacaktır. Bilet alırken gün ve ziyaret
saatini seçin, mail adresinize gelen e-bileti çıktı alın ve tur başlangıcından
yarım saat önce müzede olun.
Müzeye varınca kuyruğa girmeyin ve direkt müze girişine
geçin. Bu arada yol boyunca bugün müzenin kapalı olduğunu, e-biletlerin geçerli
olmadığını söyleyen dolandırıcılar olabilir, hiçbirine kulak asmayın ve müzenin
keyfini çıkartın. Dilerseniz müzeyi rehberli turlar ile de keyifle
gezebilirsiniz.
İSPANYOL MERDİVENLERİ
Aşk Çeşmesi’ne yürüyerek 10 dakika uzaklıktaki İspanyol
Merdivenleri, Romalılar için önemli bir buluşma noktası konumunda. Önünde
bulunan meydan ile birlikte adını yakınındaki İspanyol Elçiliği’nden almış olan
sosyal açıdan çevresi hareketli merdivenler, 1723-1726 yılları arasında
Francesco De Sanctis tarafından Kral XV. Louis için inşa ettirilmiş.
Meydanın üst kısmında yer alan Trinita dei Monti Kilisesi’ne
rahatça ulaşılabilmesi için tasarlanan merdivenlerin tam karşısında kentin en
önemli alışveriş caddelerinden birisi sayılan Via Condotti, alt kısmında ise
kayık şeklinde tasarıma sahip Fontana della Barcaccia yer alıyor. Roma’da
gezerken yorulduğunuzda bu güzel merdivenlere oturun ve biraz soluklanın.
VİTTORİO EMANUELLE II ABİDESİ
Kentin en gösterişli yapılarından birisi olan Vittorio
Emanuele II Abidesi, adını aldığı Birleşik İtalya Krallığı’nın ilk hükümdarını
onurlandırmak için 1885-1911 yılları arasında Giuseppe Sacconi tarafından inşa
ettirilmiş.
Asıl adı Altare della Patria olan anıtın yapılabilmesi için
başta III. Paul Kulesi olmak üzere civardaki pek çok bina yıkılmış. Tasarımında
Neo-Klasik stilin tercih edildiği yapının çatı kısmının iki yanında “Mahşerin
Dört Atlısı” adı verilmiş iki heykel bulunuyor.
Yapı içerisinde ayrıca biri Lion of San Marco’yu diğeri ise
Tiren Denizi kıyılarını temsil eden iki çeşmeye yer verilmiş. Ön tarafında hiç
sönmeyen ve I. Dünya Savaşı’nda yaşamlarını yitiren askerlerin anısına
yerleştirilmiş bir ateşi görebileceğiniz anıtın alt tarafında silahların,
bayrakların sergilendiği İtalya Birleşme Müzesi faaliyet gösteriyor. Eğer teras
kısmına çıkarsanız, pek çok gezginin yapıyı Roma gezilecek yerler listelerine alma
nedeni olan etkileyici kent manzarasını seyretme olanağı bulabilirsiniz.
Pizzarium: Buranın adı konusunda biraz şüphelerimiz var,
çünkü pizza yapan her yere mantıklı olarak Pizzarium adını veriyorlar. Bu
yüzden doğrusunu bulabilmeniz için direkt verdiğim adrese yönelin. Burası Vedat
Milor’un de önerdiği, “tava pizzası” yapan, ayakta ya da önündeki banka
oturarak pizza yiyebileceğiniz küçücük bir yer. Sürekli olarak taze ve yeni
çeşitler geliyor, hızlı bir öğlen yemeği için Vatikan’a gitmeden önce buraya
uğrayabilirsiniz. Zaten yukarıda da söz ettiğimiz “gitmezseniz gerzeksiniz”
önerileri arasında burayla bol bol karşılaşacağınızı düşünüyoruz, Roma’da
yerine getirmeniz gereken turistik görevlerde ilk sıralarda geliyor.
Sevgili okurlarım tabii ki ROMA anlatmakla bitmez ancak ben
biraz da internetten yardım alarak rehberimizin anlattıklarını ve anımsadığım
kadar ki kısmını size aktarabildim. Bir başka seyahat noktasında buluşmak
dileğiyle esen kalınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder